Navbar On/Off Fuattan...: Dişçi Ramazan Dayı

25 Ocak 2011 Salı

Dişçi Ramazan Dayı

Yine dişçiye gittim..

Efff... Allahm eşşek kadar adam oldum nasıl korkuyorum şu kliniğe girmekten.. Ayaklarım geri geri gidiyo, doktorun karşısında cümle kuramıyorum, hareketlerim bile yavaşlıyo.. Kurbanlık koyun gibi hissediyorum kendimi..yani.. heralde o hayvancazlar ole hissediyodur.. neyse..Feride Can doktoruma burdan selamlarımı yolluyorum, elcezlerine sağlık bu haftada on numero imaj yaptı dişe :)



Eskiden klinik mi vardı? :)



Uşaklı Ramazan Dayı vardı bitane.. Allah rahmet eylesin. 5 yaşındayım abi, ilk defa azı dişim çürüdü, ben pek diş ağrısı çekmem, diş çürümekten kaybolup gider ama saolsun virüsler hiç rahatsızlık vermez, ağrısız sızısız işini yaparlar kuytuda... Neyse,  cami cemaatindendi Ramazan Dayı. Dişçilik yeteneği vardı dayıda..askerde mi öğrendi nasıl becerdi muallak. Ayak üstü inceledi hemen. Mübarek hemen teşhisi koydu :) "Sökelim dişi yerine çıkar nası olsa daha çocuk...zor olmaz" dedi . Enemm !! Ulan tamam namazı da kıldık abdestimiz de var kendimi baya olgun da hissediyom fakat olmadı şimdi böyle aniden.. benim alt çene titremeye başladı. Babamın bacağına sarıldım çemkirmeye başladım :)

Dayım, "çürük dişle şeker bile yiyemezsin ilerde bak, kızlarda bakmaz sana" deyince, Nasıl yeaaa dedim.. uzatılan eli kaptım doğru evine gittik. Kale  kapısı gibi ahşap bi kapıdan avluya girdik. Eski evler malikane gibidir. 2 katlıydı..Avlusunda büyük ceviz ağacı, hemen dibinde oluk oluk akan kaynaktan çeşme, yerlerde arasından çimler bitmiş yassı büyük taşlar döşeli.. karşıda ekmek evi...Solda  ahır ve küçük penceresinden bakan bi kaç öküz.. merdivenin altında on numero kesilmiş odunlar ve kütüğe saplanmış balta.. İşte o balta... :) o baltayı çıkardı. Kütüğünü getirdi ortaya koydu. üzerinede evin hanımın iş elbiselerinden bi döşek yaptı aceleden.. Oturttular... Babam omuzlarımdan tutarak çömeldi. İspanyol paça pantolan var jilet gibi ütülü, üstte silim fit gömlek, saçları vardı tabi o zaman babamn, Tarık Akan modeli hemde..yakışıklıdır benim babam :))  Dedi : "Oğlum bak şu şu ve şu dişleri Ramazan dayın çekmişti. Şimdi yenileri çıktı ne güzel oldu. Sence de Güzel mi?" falan .. Boynumu bükerek emin olmayan halimle "bilmem ki.." ayaklarındayım. Mübarekte aile hekimi gibi arkadaş :) Babam çocukkende dedem ona götürmüş.. Herkez oturmuş bu kütüğe demekki dedim..

Ramazan Dayı kükredi :  "Avraaaaaaat.... Avraaaat! Benim aletleri bi getir hele.. Küçük hocanın dişini çekelim" :) Bu arada bana küçük hoca derlerdi. Baya sure dua bilirdim Allah kabul etsin :) Çok okudum çokta harçlık kaptım o vesleylen.. parayı görünce bülbül gibi şakımaya başlardım haa.. Aynı zamanda parayıda sayabiliyodum yani :P

O ara teyze bi mavi  çamaşır leğeni getirdi, bide şakır şukur ses çıkaran ip dolanmış havlu. Bide içinde sıcak su olan ibrik. Ohhhhhşşş... Ramazan dayı bir açtı havluyu.. Hey yawrum benim.. kerpetenler, pensler, ağızlık, baya bi alet vardı ama şerefsizim ışıl ışıl parlıyodu aletler.. Şimdiki Mor ötesi fırınlarda hijyen manyağı olmuş aletlerde o güzelliği göremiyorum. Ama o anda tabi testere filmi vari bi durum oluştu bende . Ben yine çemkirmeye başladım. Dayı kolları sıvadı. Bi yandan okuyo üflüyoda.. Elini bi güzel yıkattırdı teyze.. sakalları derledi, Takkeyi koydu kenara.. Hacı çöktü başıma, babam omuzlarımda :

"Aç yavrum" dedi.. ben açtımda arkadaş ufacık bişe zaten ağız adamın iki parmağı dolduruyo .. Babam bi yandan öpüyo "Geçicek hemen" diye ama bi yandan da omuzlara baskı yapmaya başladı.. Oturduğum kütüğü iyice sahiplendim yani :) Dayı ağızlığı takti.. getirdi kerpeteni yerleştirdi benim çürük azı dişine..Elinin kasları gerildi, damarlar inadına kanı pompaladı dayının bileğine:  "Bismillahhhh....." diye bi bağırdı... Bir çekiş kuvveti uyguladı ama ulan mübarek çenemi ikiye bölüyo zannettim. Deli gibi bağırdım : ""vaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaeeeheheheaaaaaaaa!!" Bi yandanda dayının sakallarını tuttum iki elimle.. Dayı dişimi çekiyo ben onun sakallarını çekiyorum.. O mu ben mi derken.. saatler gibi süren saniyelerin akabinde bir esinti oldu ağzımda.. :) Pat diye leğene attı dişi .. Hemen sıcak su takviyesi, hemşire teyzeden tampon uygulandı benim ağıza.. Dişçi dayı dedi : "Ulan kerata sakalları kaybediyoduk azkalsın, çok güçlüymüşsün sen" diye gaz verdi, ben zırlamayı kestim. Tabi güçlüyüm lan dedim içimden, mal gibi doğruldum hemen ama benim ayaklardan can gitmiş ki sendeledim babam tuttu kucağına aldı..  :)) Hemen teyzeden üstün cesaret ödülü bi kaç çikolata, bi lokum iki bisküvi -arasına kıstır ye olayı-, dedi: "bunu sakla akşama yersin". Güle oynaya çıktık ordan :) Doğal Klinikten....

Modern kliniklerde de olay çok farklı değil aslında.. Ne zamanki o dişçi koltuğuna uzanıp tepemde o lamba yandı mı ayaklarımdan can gidiveriyor. Renk vermemeye çalışıyorum ama doktor ağzını aç dediğinde hızlı hızlı soluk alıp vermeye başlayınca bomba imha uzmanı gibi çalışmaya başlıyo tepemde :)

Bilmiyorum atlattık bu seferde sağ salim..  Umarım gelecek sefere daha kolay olur. Bi  saattir diyecem şu ki :

İyi bakın küçük incilerinize ;)

0 kişi titretti: